Köşe Yazıları

Köylüler Ahmetler’de HES şantiyesine yerleşince inşaat durdu – Bülent Şık

0
Bülent Şık

Douglas Adams’ın “Otostopçunun Galaksi Rehberi” isimli kült kitabının ilk cildi absürd bir girişle başlar. Dünya’ya dev bir uzay gemisi yaklaşmaktadır ama olayın yarattığı heyecan bir süre sonra yerini dehşete bırakır. Dünya galaksiler arası bir otoyol inşaatının tam üzerinde yer aldığı için, otoyol inşaatını yapan uzaylı firma yetkilileri tarafından buharlaştırılarak yok edilecektir. Buna engel olmak için intergalaktik otoyolu inşa eden uzaylılar ile görüşen dünya liderleri konudan haberdar edilmediklerini ve dünyada yaşayan bütün canlıların yok olmasına yol açacak böyle bir eylemin kabul edilemez olduğunu belirtir. Buna verilen yanıt ise, Dünya’nın istimlak edilmesi için verilen kararın başka bir galakside yer alan bir gezegendeki imar bürosunda ilan edildiği ama yasal süresi içinde Dünya’dan hiç bir itiraz gelmediğidir. Yani yapılacak bir şey yoktur. Dünya buharlaştırılır.

Bu absürd öykü şu an ülkemizde birebir yaşanıyor. Sadece henüz sonuçlanmadı. Sonucun ne olacağını ise yapılan mücadelenin sürekliliği belirleyecek.

Ahmetler Köyü Antalya ili Manavgat İlçesinde dağbaşında, sapa bir yerde bulunan bir köy. Üç bin nüfuslu bir yer. Temel geçim kaynağı biraz ekim dikim işleri ve biraz da hayvancılık. Köyde altıyüz üniversite mezunu genç var. Köyün sakinleri keyifle ve gurur duyarak “bizdeki çobanların hepsi üniversite mezunudur” diyor. Binlerce yıldır bu yörede yaşayan insanlar son onbeş gündür gece gündüz demeden köylerine yapılacak HES inşaatına büyük bir direnç ve kararlılıkla karşı koyuyor. Köylüler geri adım atmamak için geceleri ısınmak için yaktıkları ateşlerin başında sabaha kadar bekliyorlar.

Manavgat’a bağlı Ahmetler köyünde, Toros dağları arasında bulunan Ahmetler Kanyonu yaklaşık 12 km uzunluğunda bir kanyon. Kanyonun bazı bölümlerinde derinliği 400 metreyi bulan dik yamaçlar var. Ahmetler Kanyonunun içerisinde Karpuz çayının bir kolu olan Ahmetler Suyu akar. Bu su bölge insanlarının hayati önemdeki tek su kaynağı. Kanyon çıkışından itibaren uzanan yüzlerce dönümlük arazinin tek su kaynağı da yine Ahmetler suyu. Sadece o yörede yaşayanlar için değil pek çok canlı türü için de kanyon hayati önem taşıyor.

Kanyonda boyunca yaban keçisi, kurt, ayı, oklu kirpi, porsuk, sansar, tilki vb. memeliler; kartal, atmaca şahin, ardıç kuşu, ardıç bozlağı, kaplumbağalar, karakuş (Cula) ve sürüngen türlerinin yaşadığı biliniyor. İlkbahar başlangıcında arı beyleri ilk yavruyu vermek için bu kanyona gelir. Bunlardan ayrı olarak defne, yabani kekik, kuzu kulağı, tesbi ağacı da dahil olmak üzere doğadan popülasyonu azalmakta olan birçok bitki türünün de doğal yaşam alanı burası.

Uzun yıllar boyunca köylerine yol, su elektrik, telefon gibi kamu hizmetlerinin gelmesini bekleyen insanların yaşadığı bir yer burası. İnsanların kamu hizmetlerinin geç gelmesine alışkın olduğu bir yer. Kendi kendine yeten bir yer. Yolu hemen her zaman olduğu gibi şimdi de bir sorun. Yıllarca yollarının yapılmasını bekleyen köylüler bir gün köye gelen iş makinalarını görünce ne kadar sevindiklerini anlatıyor. Sonra anlıyorlar ki, gelen iş makinaları köyün yukarısında bulunan “Ahmetler Kanyonu”na yapılacak HES inşatı için gelmiş. Kimse inanmıyor buna. Çünkü üçbin nüfuslu, üstelik okumuş yazmışın bol olduğu köyde bu durumdan hiç kimsenin haberi yok.

Kimsenin haberi yok çünkü; HES inşaatı ile ilgili karar, köyün bağlı olduğu Kaymakamlık’da insanların görmesinin pek de mümkün olmadığı bir yere asılmış.

Yasal itiraz süresini geçirdikleri için itiraz edemeyen köylüler yine de bir hukuki süreç başlatmışlar ve dava şu an Danıştay’da. Eğer temyiz kararı çıkarsa süreç belki yön değiştirecek. Yöre sakinleri iki yıldır çalmadık kapı bırakmamış ve konuyu gündeme getirmeye çalışmışlar. Ama iki hafta önce iş makinalarıyla HES inşaatına devam edilmek istenmesi köylüleri çileden çıkarmış durumda. Köylüler inşaatı durdurmak için şantiye alanına girmiş ve çadırlarıyla, yağmurdan korunmak için çattıkları brandalarıyla, geceleri ısınmak için yaktıkları ateşleriyle 17 gündür gece gündüz demeden nöbet tutuyorlar. Yöre sakinlerinin istisnasız tümünün desteğini alan bu kararlı ve cesur eylem desteklenmeli ve duyurulmalıdır.

Bölgede bulunan Taşkesiği, Hacıobası, Uzunkale, Hacıahmetler köyleri içme ve sulama suyu ihtiyaçlarının tamamına yakınını,  kanyondan yeraltına sızan suyun, kilometrelerce mesafe katettikten sonra o köylerin yakınlarında tekrar yerüstüne çıkması sayesinde gidermekte. Ancak HES inşaatında yer alan tünel ile yukarıda kanyon girişinde yönü değiştirilerek toplanacak su ile hem kanyondaki doğal hayat ve hem de köylülerin ihtiyacı olan bu suya el konulacak. Aşağıdaki resmin ortasında bulunan kahverengi bölüm kanyon ve onun dışından geçen kesikli çizgiler ise tünel inşaatını göstermekte.

Firma yetkilileri tarafından kanyondaki yaşamı sürdürmeye yetecek kadar can suyu verilmesi taahhüt ediliyor ama bu bir işe yaramayacak. Yukarıdaki resimden anlaşılacağı üzere kanyona can suyu vermek onu kurtarmayacak. Çünkü tünel kanyona giren suyun çok  büyük bir kısmını toplayacak. Eskiden gürül gürül akan ve kanyonu besleyen akarsu yazları artık çok azalıyor; kanyon çıkışına kadar ulaşamıyor. Aşağıdaki fotoğrafta görülebileceği gibi balık, kuş, omurgalı başta olmak üzere pek çok canlı türünün yazın hayatta kalması kanyonun derin çukurlarına ve irili ufaklı sayısız mağaralarına hapsolan su sayesinde mümkün olmakta. Bir süre buralara hapsolan hayat, su bollaşınca tekrar kanyona yayılıyor. Bu olağanüstü şey bile her şeyi durdurmak için yeterli olmalıydı.

Kanyona az miktarda can suyu verilmesi yazın hayatı var eden derin çukur ve mağaralardaki suyun kuruması anlamına gelecek. Haliyle canlı yaşam yok olacak.

Bunlara ek olarak, her bir metresinde 4.5 kilogram dinamit kullanılarak kanyon hattının tamamına yapılacak olan  tünel, insan ölümlerini de içine alan büyük bir heyelan ve göçük tehlikesi barındırıyor. Bu kadar çok patlayıcı kullanılmasının doğal hayatta tam olarak ne kadar zarara yol açacağını bilmek ise olanaksız. Projenin inşası halinde,  kanyon yatağındaki hayatın devamı için yeterli olduğu düşünülen can suyu çok az mesafe kat ettikten sonra kaybolacak. Ahmetler Köyü halkının temel geçim kaynağı olan tarım arazilerinin yüzde 90’ı santralin inşa edileceği bölgede. Tünelde taşınacak ve santralde kullanılacak olması nedeniyle suyun kimyası ve kalitesi de bozulacağından, çiftçilik büyük zarar görecek.

Ülkemizdeki doğal hayatı mahveden, su kaynaklarını ticarileştiren bütün HES projeleri bittiğinde, HES’lerden üretilen enerji, toplam enerjinin sadece yüzde 5’i civarında olacak. Evet sadece yüzde beş. Basit tasarruf önlemleriyle bile çok daha fazlasını kazanmak mümkün. Ürettiğimiz elektriğin yüzde 15’i enerji nakil hatlarında kayboluyor! Çok açık ki amaçlanan enerji üretimi değil. Asıl amaç su kaynaklarına el koymak ve bu suyu tarlasında, toprağında, evinde kullanana parayla satmaktır. Bu kadar yıkım asıl bunun için.

Not: Yazıda geçen fotoğraflar ve bazı teknik bilgiler yöre sakinlerinden Mustafa Koç ve İbrahim Koç’tan temin edilmiştir. Kendilerine teşekkür ediyorum.

Bilgi için:

[email protected],
www.ahmetler.net/

 

Bülent Şık

[email protected]

 

You may also like

Comments

Comments are closed.