GündemManşet

Tarihçilerden Topçu Kışlasına itiraz

0

Taksim Gezi parkında yapılması planlanan Topçu Kışlasına itirazlar gelmeye devam ediyor. Tarihin ihyası anlayışıyla yapılacak bir yapının taklit olmaktan öte gitmeyeceğini öne süren tarihçiler bugün yaptıkları toplantıda soruna farklı açılardan yaklaştılar ve ardından bir basın açıklaması yaptılar.

Taksim Gezi Parkı ve oraya yapılması planlanan Topçu Kışlası projesi etrafında şekillenen olaylar dolayısıyla 7 Haziran’da Beyoğlu Aynalı Geçit’te Tarih Vakfı bir basın açıklaması yaptı. Okunan bildiride, “Tarih Vakfı, kent hakkı ve kentli belleğini hiçe sayan ‘replika fiziki mekan’ üretimine, yanı Topçu Kışlası’nın yeniden inşasına ya da yeniden inşa edilirmiş gibi yapılmasına karşı olduğu gibi, bu projeyi daha sevimli göstereceği düşünülerek ortaya atılan ‘İstanbul Kent Müzesi’ biçimindeki işlev önerisine de tamamen karşıdır” dedi.

Basın açıklamasına katılarak görüş bildirenler arasında Ahmet Ersoy (tarihçi), Cevat Erder (tarihi çevre koruma uzmanı), İclal Dinçer (şehir plancısı), Murat Güvenç (şehir plancısı) ve Uğur Tanyeli (mimar) vardı. İlhan Tekeli (planlama uzmanı) ve Ferdan Ergut (tarihçi) toplantıya canlı yayınla katılırken, Doğan Kuban (mimarlık tarihçisi) ve Günkut Akın (mimarlık tarihçisi) da video kayıtlarla görüşlerini paylaştılar.

Cevat Erder, konuşmasında şunları söyledi: “Topçu Kışlası ilk yapıldığında ahşap bir binaydı, bombalanıp yıkılmasının ardından onarılıp Fransızlara teslim edilmiştir. Hatta futbol sahası olarak kullanılmış, 1927’de ilk milli maçımız burada oynanmıştır. Topçu Kışlası’nın bu hangi yüzünü hayata geçirecekler? Önce ona karar vermeleri gerek.”

Uğur Tanyeli ise, “Dünya tarihinde ilk defa mimarlık aracılığıyla ortaya çıkan bir toplumsal hareket görüyorum,” diyerek şunları ekledi: “Bundan 70 yıl önce şu ya da bu nedenle ortadan kaldırılmış bir binayı yeniden yapacağım demenin hiçbir mantıkla açıklanabileceği kanısında değilim. Bildiğimiz İslamcı Muhafazakarlar Oryantalizm’den nefret eder ve bu da Oryantalist bir kışla. Buna neden bu kadar hevesle yandaş olunduğunu anlamakta güçlü çekiyorum. Ayrıca bir projeye başlamadan önce ne yapmak istediğinizi bilirsiniz. AVM de olur, şehir müzesi de olur, otel de olur diyemezsiniz.”

İclal Dinçer ise toplantıda şunları şöyledi: “Artık Gezi Parkı’nın bir anı değeri olmuştur. Bunun geri dönüşü yoktur. O anı değeri üzerinden Taksim Gezi Parkı’nın korunması gerekir. Hiçbir tartışmaya mahal bırakmadan, bu toplumsal hareketlerin doğru okunmasını diliyorum.”

Basın toplantısına katılan basın mensupları ve Tarih Vakfı üyeleri, destek amacıyla Taksim Gezi Parkı’na yürüdüler, Gezi Parkı’nda basın açıklamasını tekrar okudular.

 

Tarih Vakfının açıklaması şöyle:

Tarih Vakfı olarak her zaman tanığı, mağduru ve takipçisi olduğumuz bir olgu var: Türkiye’de tarih, özellikle de siyasetçilerin elinde bir istismar alanıdır ve bu durum son zamanlarda çok artmıştır. Bu artış hükümetin tarihi mekân politikalarının en çarpıcısı olan Taksim Topçu Kışlası Projesi üzerinden elle tutulur hale gelmiştir. Bununla birlikte, bu projeye karşı İstanbulluların çeşitli platformlar üzerinden aylardır verdiği mücadele bir umut ışığı olmuştur.

İstanbul’un göbeği Taksim’de her türlü planlama ve kent yönetimi ilkesine aykırı olarak tepeden inme kararlar alındı ve uygulandı. Bu ve buna benzeyen Haliç Metro Geçiş Köprüsü, 3. Boğaz Köprüsü gibi projeler İstanbulluların kent hakkını hiçe saymaktı. Bu durumda İstanbulluların kent hakkı talebi için sokağa dökülmekten başka yolları kalmamıştı. Buna karşı günlerdir uygulanan polis şiddetini ve bu projeye barışçıl bir biçimde karşı olanların Türkiye’nin pek çok şehrinde acımasızca ezilmeye çalışılmasını protesto ediyoruz.

Tarih yalnızca geride kalmış ve gücü olanın istediği gibi kullanabileceği bir olaylar yığını değil, geçmişten gelip bugünü de içine alan bütünlüklü bir akıştır. Bu açıdan düşünülürse, Taksim Meydanı ve diğer tüm kentsel alanlar şehrin tarihsel ve kolektif belleği olarak değerlendirilebilirler. Bu doğrultuda, Taksim Gezisi ve çevresi, kentsel ve toplumsal bellek ile toplumsal tarih açısından somut biçimde korunması gereken kültür mirasıdır. Bu özelliği, içinde bulunduğumuz günlerde yeni ve yoğun tarihsel tanıklıklarla artarak sürmektedir.

Tarih Vakfı, kent hakkı ve kentli belleğini hiçe sayan “replika fiziki mekân” üretimine, yani Topçu Kışlası’nın yeniden inşasına ya da yeniden inşa edilirmiş gibi yapılmasına karşı olduğu gibi, bu projeyi daha sevimli göstereceği düşünülerek ortaya atılan “İstanbul Kent Müzesi” biçimindeki işlev önerisine de tamamen karşıdır. Kent müzeciliği ve İstanbul Müzesi üzerine 10 yıl boyunca bilgi ve deneyim üretmiş, kitaplar yayınlamış, uluslararası sergiler açmış, İstanbul Ansiklopedisi ve İstanbul dergisini yayınlamış olan Tarih Vakfı, İstanbul Kent Müzesi’nin nasıl kurulması gerektiği konusunda bu ülkedeki en birikimli kurumdur. Bu birikime dayanarak, toplumsal ve kentsel tarihe şahitlik edecek, güncel tarihini belgeleyecek ve bunlar üzerinden kent geleceği tartışmalarına evsahipliği yapacak kent müzesinin bir replika yapı içinde vücut bulmasının meselenin ruhuna tamamen aykırı olduğunu düşünüyoruz.

Ayrıca ivedilikle atılması gereken birkaç adıma dikkatinizi çekmek istiyoruz.

Hükümet ve devlet, ortak yaşam alanlarımız olan kentlere dair karar alma mekanizmalarını gecikmeksizin şeffaflaştırmalı ve katılımcı bir yönetim anlayışına yol açmalıdır. Tarihin, ideolojik bir mücadele aygıtı olarak kötüye kullanılmasından vazgeçilmeli ve bundan sonra tarihsel mekân düzenlemelerinin ideolojik planlara göre belirlenmesinden özenle kaçınılmalıdır.

 

(Yeşil Gazete)

More in Gündem

You may also like

Comments

Comments are closed.