ManşetUlaşım

Şehir trafiğinde motosiklet kullanımı (1)

0

Bu yazı, şehir içi trafiğinde ve günlük ulaşımlarında motor kullanan sürücülere yönelik hazırlanmıştır.

Büyük şehirlerde ulaşımda birinci tercihin toplu taşım olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz. Yürümek ve bisiklete binmek gibi bireysel seceneklerin ne kadar kiymetli  olduğunu da biliyoruz. Otomobil uygarlığının doğayla uyumlu bir yaşam tarzlarınıı nasıl yok ettiğini, şehir kültürünün en önemli gereklerinden biri olan kişi başına her tür tüketimin sınırlandırılması gereğine nasıl aykırı olduğuna kuşku yok. Yollardan otoparklara, benzin istasyonlarından bakım servislerine kadar sehirlerdeki sınırlı yaşam alanları ne yazık ki otomobiller tarafından işgal edilmiştir. Büyükşehirlerde otomobiller tarafından işgal edilen bu yaşam alanlarını geri kazanmanın en azından bu işgali sınırlandırmanın yollarından biri de bireysel motosiklet kullanımının yaygınlaştırılmasıdır. Tüm bunların yanısıra büyükşehirlerde özellikle de istanbulda trafiği aşıp bir yerden biryere ulaşmanın motosiklet kullanımı dışında yolu da kalmamış gözüküyor. Ayrıca motosiklet kullanımının, bisikletin yerini tutmasa da keyifli ve eğlenceli bir seçenek olduğunu da dikkat çekmek isteriz.

Motor kullanımının yaygınlaşması; sadece kuryelerin değil amatörlerin de evden-işe/işten-eve ulaşımlarında motosikleti tercih etmesini sağlamak amacıyla bir rehber hazırladık.

Hepimizin malumu motor kullanmak araba kullanmaktan farklıdır. Başlangıç seviyesinde soranlara, daha önceden bisiklete binmediyse ve araba kullanma konusunda tecrübesizse, şehir içinde motora binmesini tavsiye etmiyoruz!

Motora hakim olmak ve motor üstünde yapılabilecek veya yapılamayacakları anlamanın en güvenli yolu, ehliyet aldıktan sonra, trafiğin olmadığı bir arazide kros motorla pratik yapmaktır. Bu amaca yönelik kurs ve eğitimler sürücünün motor hakimiyetini arttırır, sürüş tekniğini geliştirir. Tecrübeli bir ekipten alınacak eğitim sayesinde sürücü, birçok nahoş olayı ve kazayı kendi tecrübe etmesine gerek kalmadan öğrenir.

Ancak trafikte motor kullanmanın “yazılmamış” kuralları tamamen farklıdır.

MOTOR SÜRÜCÜSÜ

Motosiklet sürücüsü bir trafik analistidir.

Motora biner binmez etrafımızı, yol durumunu, hava şartlarını ve trafikteki diğer araçlar ile onların sürücülerini analiz etmeye başlarız.

Bu analiz, en başta kendi motorun sesini dinlemekle başlar.

Daha sonra etrafımız yani asfaltın ıslaklığını, yoldaki çukurları, yağış durumunu, trafiğin akışını, diğer araçları ve sürücülerini gözlemleriz. Ancak en önemli ve belki de en zor olanı, motor sürücüsünün kendisini değerlendirmesidir.

KENDİ MOTORUMUZ

Bu yazıda şehir içi trafiği ile ilgili motosikletleri ve teknikleri konuşacağız. Şehir trafiğinde bizim en çok tavsiye ettiğimiz araç scooter’dır. Yaklaşık 100 ile 250 cc arasında değişen büyüklükte motor hacimleri, şehir içi trafiği için idealdir. Bundan daha büyük motor kullanımı, sıkışık şehir trafiği için anlamlı değildir.

Arazide, uzun yolda veya yarış pistlerinden tamamen farklı olarak, şehir içinde ve sıkışık trafikte motor kullanımı söz konusu olduğunda, bir scooter motor seyrinin tüm ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılar.

Scooter motorların genelde vitessiz yani otomatik olmaları, özellikle yeni başlayanlar için büyük kolaylık sağlar, diğer motorlara göre daha fazla taşıma kapasitesi olan motorlardır, yan çantalara gerek duymazlar, aks aralığının az olması motorun dengesini arttırır. Motorun küçük olması sayesinde daha kolay park yeri bulmak mümkündür. Aynı şekilde küçük hacimli motorları sayesinde yakıt tüketimini de en aza indirgerler.

Scooter’ların ön aralığı sayesinde kaza anında diğer tip motorlardan farklı olarak, ayak ve bacağın motorun altında kalması olasılığı daha zayıftır. Bu özellik, yağmur ve ıslak zeminde pantolon paçalarının ıslanmasına da engel olur.

Motora hakimiyet, çukur ve yol düzensizliklerinden en az etkilenme ve manevra açısından en önemli unsurlardan birisi tekerlek büyüklüğüdür.

MOTOR KULLANIMI

Sık sık sinyali kapatma pratiği. Arabalardan farklı olarak sinyaller genelde motorlarda açık kalır. Sinyal sesinin trafik gürültüsünden duyulmaması, sinyalin otomatik kapanmaması ve arabadakinden çok daha az olarak konsol kontrolü yapılmasını bunun sebepleri olarak sayabiliriz.  Dolayısıyla daha önce açıp kapattığımızı düşünmeksizin, sık sık sinyali kapama antrenmanı yapmak yararlı olur.

Motor kullanırken ön frene çok ve ani basmak durumunda, dengenin kaybedileceği ve düşme veya yatırma ile sonuçlanacağına dair yaygın bir inanış vardır. Bu sebeple yeni başlayanlara sadece arka frene basmaları öğütlenir. Bu şekilde alışkanlık haline geldiğinde yerleşip, bir daha düzeltmesi zorlaşacak bir uygulama olduğu için biz her iki frenin de dengeli olarak kullanılması gerektiğini düşünüyoruz.

Motoru durduran ön frendir.

Ancak çok ani olarak kullanıldığında, ön tekerlek açısı özellikle düz olmadığında düşmeye veya kaymaya sebep olabilir. Düşme başlarken ön freni bırakmanın,  dengeyi tekrar sağlamak için ilk şart olduğunu unutmamak gerekir.

Aynı şekilde banket, çukur veya yol üzerindeki düzensizliklere girerken ön fren sıkılıyorsa bırakmak, sadece arka frenle girmek gerekebilir.

SÜRÜŞ TEKNİKLERİ

Görünür olun!

Motosiklet kazası yaşamış diğer araç sürücülerin tamamı, motoru görmediklerini veya fark etmediklerini ifade ederler. Bu yüzden araçların aynaları ile diğer sürücü ile göz teması sağlayın. Bunu yapmayan/yapamadığınız sürücülerden mümkün mertebe uzak seyredin. Kör noktalarda uzun süre seyretmeyin, gerekirse korna ile uyarın!

Göz teması sağladığınız kişiyle (sürücü veya yaya) başınızla işaret vererek temas kurun.

Kendi etrafınıza bir “güvenlik çemberi” oluşturun.

Akan trafikte, tehlikeli hareketler yapan sürücülerden uzak durun, gerekirse araya trafiğin akışını benimsemiş, araç sürüşü güvenli olan bir veya birkaç araç girmesine izin verin. Eğer hiç yapamıyorsanız, bekleyin iyice uzaklaşsın, gerekirse sağa çekip oyalanın!

Öndeki aracı sağ veya sol lastiği hizasında takip edin.

Öndeki arabayı takip ederken tam ortada olunursa, iki teker arasından çıkan bir taş, çukur veya cisim dengenizi bozar; ani fren durumunda kaçacak koridorunuzu daraltır, sizi daha az görünür yapar, arkadan gelen tehlikelerden kaçmanızı zorlaştırır.

İki araç arasından ara koridora çıkarken, öne değil arka tarafa-bakınız! Aynı koridoru kullanarak gelen bir motorcuya çarpmak işten değildir.

Gerçi arkadan gelen motorcu da -eğer yeteri kadar tecrübeliyse- aynı sizin yaptığınız gibi şartları sonuna kadar değerlendiriyor olacak ve araba arasından çıkıyorsanız zaten sizi önceden fark edecektir. Ancak otobüs, minibüs gibi büyük araç arasından çıkıyorsanız kornaya basarak ve kollayarak ara koridora girmeyi ihmal etmeyin.

Ara koridor veya emniyet şeridi kullanıyorsanız, birkaç motor arka arkaya seyretmek güvenli olur. Önünüzde eğer bir motor daha varsa, onu geçmeye çalışmayın. Bırakın önden gidip yolu o açsın!

Çok rüzgarlı havalarda Boğaz Köprülerinde veya yüksek viyadüklerde otobüs veya minibüs gibi büyük araçların rüzgaraltında kalın ve köprüyü geçerken de aynı araçla aynı hızda seyredin. Benzer şekilde çevre yollarında seyreden kamyon veya TIR’ların hemen arkalarında oluşacak rüzgar kanalı da aynı etkiyi yaratır.

Mümkün mertebe TEM ve Fatih Sultan Mehmet köprüsünü kullanmayın.

Rüzgarlı havalarda, dengeyi sağlamak için belli bir hızın altında kullanmayın.

Trafikte, herhangi bir sebeple geri geri gelen aracın sizi göreceğini ve fark edeceğini düşünmeyin. Mümkünse kaçın, yoksa korna ile uyarın.

(Devam edecek)

Dr. Mehmet Erem

Not: Dr Savaş Çömlek, Dr Melih Ömür, Gürkan Bıyıklı, Abdullah Akış, Doğan Akçura, Erol Şar ve Ali Özer’in katkılarıyla…

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.