EkolojiManşet

‘Yeşil Müslümanlar’ ve Eko-İslam ~ 1

0

...ve “Gelişen İklim Değişikliği Bilinci”.

Yale Üniversitesi’nin bünyesinde kurulan “Yale İklim Değişikliği ve Medya Forumu”nda yayınlanan makalenin başlığı buydu. Bir araştırmacı gazetecilik örneği olan makalede İslam diniyle ekoloji arasındaki düşünsel ve simgesel bağlantılar yansıtılıyor, çok ilginç anket sonuçları paylaşılıyor. “Doğu” ile “Batı”nın ekoloji konusunda tarihsel sorumlulukları ve bunların İslam dünyasında nasıl algılandığının da incelendiği makalede aralarında Sayid Hüseyin Nasır de olduğu isimlerle yapılan röportajlar da var.

Bu önemli ve ilginç makaleyi, Yeşil Gazete dostlarından Tuğçe Tuğran‘ın özenli çevirisiyle üç parça halinde sizlere sunuyoruz. (Yeşil Gazete)

***                                           ***                                                    ***

İslam dünyasını iki şey karakterize ediyor; yaygın bir iklim değişikliği endişesi ve bundan kaynaklanan riskleri yönetmenin maliyeti. Tüm bunlarda Batı’daki din/bilim ilişkisinden ilginç şekillerde farklılaşan ve iklim değişikliğini daha geniş bir ‘küresel çevre sorunları’ bağlamında görmeyi tercih eden bir taraf var.

Yazıları İslam ve çevre konusundaki çağdaş düşüncenin temellerini atan İran doğumlu düşünür Seyyed Hossein Nasr (Sayid Hüseyin Nasır), bir

Seyyed Hossein Nasr, George Washington Üniversitesi İslam Etütleri Profesörü. Fotoğraf: George Washington Üniversitesi

zamanlar doğayı korumanın önemini, bu konuya önem veren bir avuç insana anlatan yegâne sesti.

‘’Sıklıkla televizyon ve radyoda bu konu hakkında konuşuyordum’ diye hatırlıyor Nasr. ‘Hiç sevilmeyen bir konuydu. Kimse bu konuda bir şey duymak istemiyordu. Herkes Batı’nın Hudson ve Themes nehirlerini kirleterek zengin olduğunu, kimsenin onlara bir şey demediğini düşünüyordu. ‘Şimdi zengin olma sırası bizde, ama diyorlar ki, yapmayın, yoksa dünyanın sonu gelecek’. Bu tarz söylemler yaygındı.’’

George Washington Üniversitesi İslam Etütleri bölümünde profesör olan Nasr; çevreci fikirlerin Müslüman dünyasında kök salmasının başta biraz zaman aldığını ama zamanla bunun gerçekleştiğini söylüyor.

Kendisiyle The Yale Forum için yapılan telefon görüşmesinde ‘Batı dinleri haricindeki diğer tüm dinler gibi İslam da çevre krizi konusuna ciddi bir ilgi göstermedi.’ diyor. ‘Çünkü bu toplumlar acil sorunlarla boğuşuyordu… Aydın insanlar bile bunun Batı’ya özgü, kapitalist sistem ve sanayileşme ile ortaya çıkan bir problem olduğunu düşünüyordu. Başkalarının derdiydi bu, bizim değil.’

Nasr MIT ve Harvard’da eğitim gördükten sonra devrim öncesi İran’a dönerek, ruhanilik ve ekoloji, bilim ve İslam konularındaki çalışmalarını sürdürdü. Çığır açan ‘İnsan ve Doğa: Modern İnsanın Ruhani Krizi’ adlı çalışması, bu birbiri ile ilişkili konularda geniş yankı uyandırdı. İran’da kaldığı süre boyunca ulusal parklar ve çevre dostu projelere de destek verdi.

1970’lerden itibaren İslam dünyasındaki bir grup insan giderek artan şekilde bu konuyu ciddiye almaya başladı’ diyor Nasr. ‘İslami çevre bilincinin 70’lerin sonu ile 80’lerin başına dayandığını söyleyebilirim. O tarihten sonra, Arap ve İslam dünyasındaki bazı insanlar çevre hakkında yazmaya başladı. Bu çok önemli bir gelişmeydi.’

Günümüzde çoğu Müslüman ülkede ‘özgün bir İslami çevre hareketi’ olduğunu vurguluyor Nasr. Bu konuda başı Türkiye, İran, Endonezya ve Malezya çekiyor. Mısır, Pakistan, Fas ve Nijerya’da da ciddi aktivist oluşumlar mevcut.

Peygamber’in Ekoloji Dersleri

Günümüzde birçok ‘yeşil’ Müslüman için (yani İslam inancına mensup, çevre için endişe duyan kişiler) Peygamber Hz. Muhammed’in yedinci yüzyıla ait öğretileri, canlı türlerinin azalmasından iklim değişikliğine uzanan geniş bir yelpazede, sanayi çağının sorunları ile ilgili önemli mesajlar içeriyor.

Ana İslami metinler Kuran ve Hadis, doğa ve onun kutsallığına yapılan göndermelerle dolu. Peygamberle bağdaştırılan çeşitli hikaye ve sözler Tanrı’nın yaratısı olan doğayı özenle korumayı öğütlüyor ve uzmanların dediğine göre bu anlamda bir eko-İslam için güçlü bir entelektüel temel mevcut.

Hz. Muhammed sıkça su tasarrufu, doğal kaynakların israfını önleme, doğru arazi kullanımı, ağaçları koruma (kelime Kuran’da yirmiden fazla defa kullanılıyor) ve hayvanlara, kuşlara merhamet etme gibi konularda öğütler verdi. Hatta kutsal şehirlerden bir tanesinin yakınında özel ağaçlandırılmış bir park kurulmasını sağladı.

Colorado Üniversitesi’nde İslam Etütleri fahri profesörü olan Frederick Denny, Yale Din ve Ekoloji Forumunda konu ile ilgili yorum yaparken Kuran’dan şu bölümü aktarıyor: ‘Görmedin mi, Allah gökten bir su indirdi de, onun sayesinde yer, yemyeşil hale geliyor?’[çn: Meal: Yaşar Nuri Öztürk]. Denny şöyle devam ediyor: ‘yeşil, tüm Müslümanlar için en kutsal renk ve Tanrı’nın en bereketli ve en mükemmel planı olan doğaya atfedilen değerle birleşerek İslam dünyasında benzeri görülmemiş bir çevre hareketine zemin oluşturuyor. Bu hareket, küresel çevre krizine uygun bir cevap olarak ‘yeşil cihat’ anlamına geliyor.’ (cihat burada kelimenin daha genel anlamı olan, bir Müslüman’ın Allah’a ulaşma gayretine işaret ediyor.)

(Yeşil Gazete, Yale Climate&Media Forum)

More in Ekoloji

You may also like

Comments

Comments are closed.